Yapmaktan yorulduğum, bana ait olmayan tüm yükleri bıraktım. Kimsenin adına yapmak zorunda değilim. Zaman benim. Hayat benim. Kararlar benim. Dinlenmeye niyet ettim.
İnsanların çoğu çok sık YORGUN’um der oldu. Çağımızın hastalığı sanki.
Nasılsınız diyorsun, çoğunlukla aldığın cevap yorgunum….Herkes sürekli bundan şikayet ediyor.
Gerçekten bize ait kendi işlerimiz midir bizi yoran? Yoksa kendi işlerimize ilaveten, aslında hiç de bize ait olmayan, ama bize yapışmış işleri yapmak mı bizi yoruyor?
Hani herkes bilir ; bir şeyi bir kere yaparsın, teşekkür alırsın.
Ikinciyi yaparsın, sadece sağol.
Üçüncüde artık o senin görevin olmuştur. Kuru bir “tamam olmuş” derler.
Ama dikkat; ya yapmadıysan, senden hesap bile sorabilirler. Neden yapmadın?….ben sana güvendim..ben şimdi ne yapıcam, aşkolsun??
Genelde olan bu, yaşanan bu.
Bize ait olmayanı üstümüze alır, sonra da altında eziliriz. Sahibine de iade edemeyiz.
Sanki bizden başka kimse onu yapamazmış gibi.
Bir de, “iade etsek ayıp mı olur?” endişesiyle.
“Acaba becerebilir mi?” düşüncesiyle.
“Belki de kızar mı bana?” Acaba, belki, sanki…..derken bir türlü kendi kendimize üstlendiğimiz bize ait olmayan o işten kurtulamayız. Yükümüz olmuştur artık. Zaten koşturup durmuşuz; biraz da dinlenmeye zaman ayırmak yerine, çoğu zaman yorulmaya devam etmek zorunda hissederiz kendimizi.
Sadece bunlarla da kalsa iyi.
Zihnimiz hiç durmaz ki.
Farkında değilizdir ama bizi asıl yoran o, hiç susmak bilmeyen zihnimizdir.
Sürekli konuşur. Hiç susmaz, biz de susturamayız.
Sürekli “senin üstüne vazife miydi?” “ne gereksiz işler yapıyorsun”, “aklını kullan”, “nereye kadar, senin de kendi hayatın var”, “şöyle yapsam böyle olur, aaa o daha kötü” “ hadi bakalım çık işin içinden” “işgüzarlık bu gerçekten, hem sana ne faydası var ki?”
Ne oluyoooo??
Ne olduğu ortada: bizim için Hayat=Sorun oldu.
E tabi, madem sorun var, önce bir onu çözmeliyiz.
Çözemeyince, tekrar çözmeye çalışmalıyız.
Sürekli sürekli çözüm peşinde…çözüm arayan insanlar oluveririz…
ve de sürekli yorgun.
Koştura koştura, hiç dinlenmeden, telaş içinde böyle böyle akıp gider YAŞAM…
Ona da sahip çıkacak tek yetkili KENDİMİZ.
Sanki artık kendi sorumluluklarımızı belirleme zamanı gelmiş. Kendimiz için karar verme zamanı.
Neyi ne kadar yapacağımızın kararını elbette BİZ vereceğiz..
Yapacağımız çok net…Hem zihnimizde, hem de yaşam alanlarımızda kararlarımıza sahip çıkmak.
Ağzımızdan çıkanlarla yaşadıklarımız eşleştikçe, onları hayatımıza geçirmeye başlamışızdır bile.
Hayat bizim. Kararlar bizim. Yaşamak bize ait. Arada biz de dinlenip keyfini çıkaralım.
Sevgi ve saygıyla,