Kalbimdeki ışığın beni aydınlatmasını kabul ettim. Tüm denge ve dinginliğin içime akmasına niyet ettim.
HUZUR ne kolay, ayrıca ne de zor bir duygu. İnanmak gibi.
Bize ne huzur verir?
Ne kadar huzurluyuz?
Çok karmaşık. Hepimiz huzur istiyoruz. Ama huzur nedir, nerdedir bilmiyoruz.
Belki de bilmediğimizi düşünüyoruz. O yüzden de hep arıyoruz. Aradığımız şeyin ne olduğunu bilmezsek nasıl buluruz ki?
Oysa huzuru yaşadığımız o kadar çok an vardır ki.
Bir dostla kahve içerek dertleşmek mesela.
Yorucu bir günden sonra evine varmak.
Zor bir işin altından kalkmak….
Hepsi huzur verir insana. Say say bitmez.
Anlık yaşadığımız her şey geçip gidiyor. Biz öyle zannediyoruz.
Aslında yaşadığımız tüm bu duygular bizde, e tabii ki huzur da bizde, huzur da içimizde.
Onu yaşayan, onun ne olduğunu zaten biliyoruz.
Evet bilen bizleriz, ama çok zaman da bilmek istemeyen de bizleriz.
Çünkü içimizdeki sevgiye teslim olmayan bizleriz.
Sevgiye teslim olmuyoruz ama, kalbimiz huzuru biliyor.
Yaşam mücadele olarak öğretildi bizlere.
Mücadele olunca huzur olmuyor. Elbette, çünkü mücadele ederken hep bir başarı, bir zafer peşinde oluyoruz.
Başarırsak, zafer kazanırsak huzuru bulabilecek miyiz?
Hep bir pazarlık içindeyiz huzur için:
Çok para kazanınca huzuru bulucağız.
Terfi edince huzurlu olacağız.
Sahil kasabasına yerleşirsek huzuru bulacağız.
Bu kadar pazarlık yapılınca, huzur nerde kaldı ?
Huzur YOK… Sanki bizim dışımızda bir yerde olan HUZUR’ u yakalamaya çalışan insanlar olduk.
İçimizdeki ışık, kalbimiz, yaşamımız, varlığımız, kendi bütünlüğümüz; hepsine sahip çıkalım.
Onlar zaten bizde.
O zaman da, bize en ihtiyaç duyduğumuzda akan bir nehir gibi gelir huzur.
Sevgi ve saygıyla, 
