Sevgi akışının, ruhumun dinginliğini, bedenimin bütünlüğünü şifalandırmasına niyet ettim.
Hayatta olmak ve mutlu yaşamak için olmazsa olmazımızdır SAĞLIK. Ancak sağlık denince de, aklımıza ilk gelen hastalıktır. Hastanedir. Acı çekmektir. Ağrı hissetmektir. Hani derler ya neren ağrıyorsa canın oradadır diye. Bir yerimiz ağrımaya başlayınca tüm odağımız bedenimizdeki ağrının olduğu yere kayar. Yaşamımız sekteye uğrar. Mutsuz oluruz. Gözümüz neredeyse başka şey görmez. İyileşeyim, başka şey istemem deriz; deriz de sağlığımız yerindeyken de, değerini pek de fazla anlamayız. Oysa, bedenlerimizin görevi bizi yaşatmaktır. Tüm sistemimiz bizi yaşatmak üzere kuruludur. Hal böyle iken, yaşamımızı sekteye uğratan bir hastalık geldiğinde de ister istemez dengemiz bozulur.
Bedenimizin temel odağı yaşam iken, bizler nasıl oluyor da sağlığımızı bozmayı beceriyoruz?
Aslında hastalıkların hemen hemen hepsi “bedenimizin yaşamak için bize verdiği sinyallerdir”. Sağlığımızı kaydettiğimiz dönemlerde bile, hayat bizim öğrenmemiz gereken dersleri verir.
Kimimiz yaşam derslerimizi hastalıklardan alırız. Ve de kendimizi geliştiririz. Malum, biz derslerimizi genelde olumsuzluklardan alırız.
Ama, biz hep zannediyoruz ki hastalıklar fiziksel bedenimizde oluşur. Bilmediğimiz, hastalıkların öncelikle zihnimizde başlıyor olması. Sağlıksız düşüncelerle yaşadıkça, farkında olmadan, onların bizi hasta etmesine izin veriyoruz. Sonuçta kendi kendimizi hasta eden yine kendimizden başkası olmuyor. Bu konu ile ilgili kaynaklar her geçen gün artmakta.
Sağlık aslında kendini sevmekle, sendekini sevmekle başlar. Peki ama biz sevgi dediğimiz bu duygu durumunu algılayabiliyor muyuz acaba? Galiba evet demek birçoğumuzu zorlayacaktır. Nasıl zorlamasın; hepimizin içinde o kadar farklı tanımı var ki sevginin. Şöyle bir düşününce, hepimiz dışımızdaki her şeyi, herkesi sevmek için dünya kadar çeşit çeşit çabalar içindeyizdir sürekli. Bu çabaların hepsi başkalarının sevgisi için. Dışımızda olanların bizi sevmeleri için. Ya kendimiz? İşte maalesef kendimize bir türlü sıra gelmez. Nerede olduğumuzu bile bilmeyiz ki. Sevgiyi anlatırken bile bir başkasına olan sevgiyi anlatmak çok daha kolay gelir bize.
Peki dönersek kendimize, o kendimiz neredeyiz ki? Arayıp durduğumuz kendimiz nerde?
“Biz kendimiz zaten kendi içimizdeyiz”, ve de sevgi de tam orada, özümüzde, kendi içimizde. Bunu kabul etmeliyiz. Sevgiyi dışarıdan içimize almak için sürekli çabalamak yerine, önce kendimizden başlayalım.
İşte o zaman kendini sevmeye başlarsın. Sevgi sensin. Ve bütün bedenlerin sevgi ile şifalanır. Ve sağlık her bir hücrene yayılır.
SEVGİ ŞİFADIR. SEVGİNİN ŞİFASINA NİYET ETTİM.
Sevgi ve saygıyla,