İçimdeki ışık beni destekliyor. Kabuldeyim. Kendimi kendi önümden çekerek başlamaya niyet ettim.
Hayat hepimiz için aynı.
Gelin görün ki hepimizin başka başka yaşam yolları var.
Tabiİ ki bu yollarda gitmek kimi zaman kolay, kimi zaman da zor oluyor. Ama biz sürekli zıt kavramlardan öğrendiğimiz için kolayı bilmeden zoru, zoru bilmeden de kolayı öğrenemiyoruz.
Hele hele “kendimiz olmak” ne demek? Bunu hiç öğrenemiyoruz. Çok karışık geliyor kendin olma kavramı.
Peki, ne demek ki kendimiz olmak?
Biz kimiz ki “kendimiz olmak” bize zor geliyor? Çok mu karışık bir kavram “KENDİMİZ OLMAK”, o yüzden emin mi olamıyoruz?
Onay bekliyoruz belki de, birisi bize “şöylesin böylesin” desin; o zaman onaylanmış mı olucaz? Her şey daha mı kolay olacak?
Onay çok mu gerek? Neden?
Aslına bakarsak, diğer canlılar dünyaya ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını bilerek geliyorlar. Kodlanmış olarak.
Bizler ise deneyimleyip yaşayarak öğreniyoruz. Ve de doğduğumuz andan itibaren birilerine muhtaç oluyoruz. Ve bu duygu ile büyüyünce kendimizi hep dışımızda arıyoruz. O zaman da onay bekliyoruz.
Ne güzel demiş Yunus Emre “bir Ben var, Benden içeri”.
O Ben, ✨✨bizim ışığımız. Tam da aradığımız.
Onay da “Ben”. Yani ışığımız.
Varlığımız da zaten onaylı, VAR’ız. Onay da en olması gereken yerde, Bizde.
Bizim yapmamız gereken şey yaşamak. Yaşadığımızı, içimizdeki BEN’i, ışığımızı, kendimizi; onaylamak ve sevmek. Yaptığımız her şey iyi kötü, güzel çirkin, doğru yanlış, ne olursa olsun, o her şey şu anki biziz. Şimdi ışığımıza saygı duyalım. İçimizdeki BEN’e sevgi duyalım.
Ve kendimizi kabul zamanı şimdi, şu andan itibaren. Hadi başlayalım.
Kabul edelim sevgiyi ve kendimizi.
Sevgi ve saygıyla,