Yargı ile bakmanın çıkmazlarını kabul ettim. Kalbimin hoşgörü ile bakmasına niyet ettim.
Oyle hızlı yaşıyoruz ki, herşeyi unutuyoruz. Değerlerimizi unutuyoruz. Ne olduğumuzu, kim olduğumuzu unutuyoruz. Karmakarışık oldu herşey.
Hangi mevsimde ne yiyorduk? Onu bile unuttuk.
Evimizin önünde sokaklarda seksek oynardık, ip atlardık, top oynardık.. 😒 O da kalmadı..
Her sabah ‘ANDIMIZ” okunurken “küçüklerimi sevmek büyüklerimi saymak derdik” ama onu da unuttuk.
Daha neler neler unuttuk?
Bayramları, mahalleli olmayı unuttuk. Selamlaşmayı, komuşuculuğu, yardımlaşmayı, en önemlisi de gülümsemeyi unuttuk.
Aslında bizler HOŞGÖRÜYÜ unuttuk.
Yaptığımız şey sürekli insanları yargılamak, her yerde her şeyde hata, yanlışlık, eksiklik aramak…her şeyin doğrusunu bilmek, karşımızdakine ispat etmeye çabalamak, sürekli mükemmeli aramak, sevgiyi bile sorgulamak….böyle insanlar oluverdik.
Nerde hoşgörü?
Hiç bir şeyi hosgöremeyen, trafikte canavarlaşan, öfke içinde, sokaktaki yaralının bile yanından dümdüz geçen, her şeyi tehdit olarak gören, kimseye güvenmeyen tahammülsüz insanlar olduk.
O kadar ki, içimizdeki sevgiyle köşe kapmaca oynayıp durur hale geldik.
En sevdiklerimize bile hoşgörü ile bakamaz hale geldik.
Niye?
Kendimize veremediğimiz herşeyi dışardan almak istiyoruz. Başkalarından bekliyoruz.
Başkalarından alamayınca da, işte o zaman başlıyor karmaşa. O zaman işte bize göre hata başkasında oluveriyor.
Hoşgörüsüz, hiddetli, hep haklı olduğunu düşünen insanlar oluyoruz.
Önce kendimize hoşgörü ile baksak. Kendimize hoşgörü ile bakınca, etrafa da hoşgörü ile bakmaya başlasak. Hoşgörü yayılır, ve tekrar bize döner.
O zaman uyanalım.
Ilk olarak aynada kendimize gülümseyelim. Kendimizi hosgörelim. Yani kendimizden başlayalım.
Hosgörü ile atsın kalbimiz. Kalbimiz ki manyetik alanı beyinimizinkinden beşbin kat fazla. Etkisi çok. Hızla yayılır.
Yolumuz açık olsun.
Kendimden başlamaya niyet ettim.
Sevgi ve saygıyla, 
