Her birimizin hayatları başka başka. Ancak, hepimiz hayatımızı bize öğretildiği gibi yaşıyoruz; ve de tüketiyoruz.
Bize öğretildiği gibi yaşarken, bu öğrenmişliklerden kendimize güvenli alanlar yaratıyoruz; tanımlı, sınırları belli, esneklikten yoksun, farklılık yaratmadan, yenilik üretmeden, hayallerin peşinde koşamadan…yaşanan hayatlar.. Ve bu güvenli alanlar bizim konforlu alanlarımız oluyor. Risk yok, yaratım yok, gelişmek yok, kopyala yapıştır bir yaşam…bu alanlar bizim aynı zamanda sıkışmış alanlarımız oluveriyor.
Sonradan da gün gelip kendi tercihlerimizi yaşamak isteyince, o konforlu sıkışmış alanı bırakamıyoruz. Çünkü kendi tercihlerimizaslında bizim için bilinmez bir alan. Istediğimiz ama bilmediğimiz, tanımadığımız, denyimlemediğimiz bir durum; bu da bize belirsizlik, kaygı ve korku veriyor.
O zaman da yenilikleri, farklılıkları öğrenmek ve yaşama geçirmek için hareket etmemeyi tercih ediyoruz. Oysa belirsizlik ancak öğrenip belirlenerek aşılır.
Neyi bekliyoruz? beyaz atlı prensi mi? yoksa prensesi mi? Ya da bir kurtarıcıyı mı? Hadi kendine bir bak ; o prens de, prenses de, kurtarıcı da, SEN’sin. Içindeki güce kulak ver. O senin için herkesten daha iyisini biliyor. Karar ver, devam et, sen en güvenli yerdesin, KENDINDEEEEEEE… akış seni istediğine götürecek.
Sevgi ve saygıyla,
Ağacım’daki tüm çalışmalar fiziksel, zihinsel ve ruhsal bütünlüğümüzü destekler, bu sayede daha mutlu, daha huzurlu bir yaşamı amaçlarız.