Çok biliyoruz çook. Kaç kere “aahhh BILIYORDUM” deyip yine aynı şeyi yaşamışızdır.
Biz “biliyorum” dediklerimizin farkındalığımız olduğunu sanırız hep; bildiklerimiz alışkanlıklarımız, alışkanlıklarımız da kısır döngüye dönüşüp yaşam şeklimiz oluverir. Böyle yapmaya devam edersek eğer, bilmekten bir adım öteye gidemeyiz yaşam yolumuzda. Çok biliyoruz ya…
Ancaak, BILMEK FARKINDALIK DEGIL. Bizler, Farkındalık’ın ne olduğunu bilmeden yaşıyoruz…
Neden mi? Çünkü, içimizde o edindiğimiz bilgilerle, alışkanlıklarımızla sımsıkı tutunduğumuz güvenli alanlar var. Biz onlardan vazgeçmek istemiyoruz çünkü onlar güvenli… kendimizi koruyoruz onlarla. Onlar olmasa güvensiz hissetmekten korkuyoruz. İşte tam da bu yüzden geçmişi de bu yüzden bırakamıyoruz.
Güvenli alanımız “geçmiş”. Çünkü bildiğimiz her şey “geçmiş”te. Biliyoruz çünkü yaşamışız..
Bu durumda bildiğimiz güvenli alandan kim çıkmak ister ki? Güvenli alanlarımızdan çıkmadıkça yaşadıklarımızı tekrar tekrar yeniden yaşamaya mahkum oluyoruz. Gelecek ise güvenli değil, bilinmez çünkü. İyi mi, zor mu, hastalık mı, bol para mı, hem de mutlu ya da mutsuz olmak da var…
Bildiğin mi ? Yani geçmişin mi?
Bilmediğin mi? Yani gelecek mi?
Hadi düşün dur bakalım, işte AN gitti.
Biz aslında tıpkı yeni nesil telefonlar gibiyiz.
Güncellenmezsek zorlanıyoruz, tekliyoruz.
Yani bilmek yeterli değil.
FARKINDALIK için, geçmişi, bildiklerimizi bugün güncelleyip; nerde nasıl kullanmamız gerektiğini görmemiz gerek.
İşte ancak o zaman AN bizim için çalışıyor. Biz de yaşam yolumuzda farkındalık yaratabiliyoruz.
Geçmişinde yaşadıkların ile SEN oldun. Kendine sahip çık ve kabul et. Savaş bitsin. O zaman farkındalık bilmekten öteye, bilgeliğe geçecek. Bilgiyi kullandıkça bilge olacaksın. Ve farkında olmaya geçeceksin. Hadi bir yerden, yani kendinden başla. Seni sen yapan sensin. İçindeki SEN’e güven, farkındalıkla,
Sevgi ve saygıyla, ,