

Içinde kaybolduğumuz duygu. Aradığımız duygu, istediğimiz duygu.
Asırlardır her şeye konu olmuş duygu.
Ne çok söylenecek şey var AŞK ile ilgili. Ama herkeste tanımlar farklı farklı.
Kiminde aşk sonsuz güven duygusu kiminde aşk sonsuz sevgi, kiminde aşk vazgeçilmemek…
Tanımlar o kadar değişik ki herkese göre aşk farklı şeyler ifade edebiliyor.
Ve de biz aşkı nasıl tanımlamışsak aşkımızı da o şekilde yaşıyoruz.
Şayet öğrendiğimiz aşk=güven ise, bir de bakarız ki bize güven veren biri aşkımız oluvermiş.
Ya da bize göre aşk=vazgeçilmemek ise bizi kendine tutsak eden biri olmuş aşkımız.
O kadar farklı tanımlar var ki herkes için farklı duygularla yaşanabiliyor aşk.
Sonra da birden bitiveriyor. Sonu hayal kırıklığı, sonu hüsran ve de acı. Kayboluveriyoruz bu duygunun içinde.
Tanımladığımız şekilde yaşarken gayet iyi hissediyoruz da, beklentilerimize cevap gelmemeye başlayınca işte o zaman kaybolmaya başlıyoruz. Aşk biter mi? yoksa da aşk devam eder ama biz onu yaşayamıyor muyuzdur? Artık bilinmez.
Bilinen kısım, başlangıçta yaşanan duygu ile sonra yaşanan duygunun aynı olmadığı. İki insan arasındaki yaşanmak istenen ya da yaşadığını düşünüp de sonradan yaşayamadığını hissettiği aşkın duygusu.
Herkes kendi aşkını yaşıyor.İlişki yaşadığı kişiden, aşkı kendindeki gibi tanımlamasını bekliyor. Ve o kişinin de aynı tanımı yaşadığını düşünüyor ve ona göre hareket ediyor. Sanki kendisi ile ilişki yaşadığı aynı kişilermiş gibi.
Ve de kendi gibi olmadığını farkettiğinde aşkın büyüsü bozuluyor. Aşk, evrende bize bizi öğreten, en karanlık duygularımıza ışık tutan, kişileri hayatımıza almak için yaşadığımız o güçlü duygu.
O gücü hissetmeseydik, mıknatıs gibi çekim gücümüz de olmazdı.
AŞK diyoruz biz ona.
Kendi duygularımızı da bu aşkı yaşarken, yaşadığımız veya yaşayamadıklarımızdan öğreniyoruz. Aslında büyüyoruz. Evet büyüyoruz. Bir yandan bedenlerimiz büyüyor, diğer yandan duygularımız. Onları da büyüten duygusal ilişkilerimiz. Bazen acı, bazen hayal kırıklığı ile; bu deneyimlerle büyüyoruz. Birey oluyoruz. Olgunlaşmaya başlıyoruz. Artık duygularımızı yönetmeye başlıyoruz. O zaman da tanımımız artık aşk=karşındaki ile güven ilişkisidir olmuyor. Eeeee aşk nerede?
Aşkı arıyorsak aşk zaten bizde. Öncelikle, içimizde olan, bildiğimiz aşk tanımını bırakalım… Özgür kalalım. Kendimizden başlayalım. Bizdeki aşk, varoluşumuzdaki aşk zaten. En güçlü sevgi.
Kendinden başlayınca kabul gelir. Kendini kabul edince, kendindeki her şeyi kabul edersin; farkına varırsın ki aşk sensin. Aşk seninle ilgili, senin yarattığın duygu durumu. İçindeki aşk ne kadar özgürse sen de bir o kadar özgürsün. O zaman net ol. Sevgi, seversen gelir. Kendine inan, inanırsan sevgisin. İçindeki güç sevginin gücü. O halde, içindeki sevgi aşk olarak gelsin.
Sevgi ve saygıyla,