Hem fiziksel hem de duygusal yaşamımızda başöğretmenimizdir acı. Korkarız acıdan, direniriz, istemeyiz onu, savaşırız onunla. Savaşırız acıyla, evet ama o da o kadar da çok şey öğretir ki bize. Doğum bile acı ile başlar. Annenin o an “çektiği acı 70 kemiğin kırılmasına bedel”dir derler.
Bizlerse acı çekmemek için özen gösteririz , ona göre yaşamaya çalışırız. Aslında içgüdüseldir bu davranışlarımız, korumak içindir kendimizi. En çok da korktuğumuz yaşadığımız duygusal acılarımızdır. Kaybetmekten korkarız. Güvenmekten korkarız. Ya acıtırsa??? Ve korkarız.. Korunmak uğruna sürekli korkular üretiriz. Ürettikçe de bu korkuları yaşayıp, o korktuğumuz acılarla yüzleşiriz. Ya da yüzleşmeyip acı çekmeye devam ederiz.
Yaşamak dediğimiz işte böyle bir şey. Kendimizi gerçekleştirme yolunda yaşadıklarımız… Yol hep var aslında. Yolculuk ise serüven, içinde acı da var, mutlulukta da. Acıyı öğrenip, o acıyla nasıl başa çıkacağımızı da öğreniyorsak, işte artık duygularımızı yönetmeye başladık demektir.Bu da fiziksel bedenimizde bir çok hastalıkla başa çıkabilmek demek oluyor. Aynı zamanda da kendi duygularımız ve zihnimizin de yönetimini ele almış oluyoruz. Artık yolumuzda yolcu, yaşam serüvenimizde de başroldeyiz.
Hepimiz acıyı kendimize göre biliriz. Bildiğimiz ile yüzleştiğimizde içimizdeki sevgiyle yüzleşiriz. Sevgi iyileştirir. Acının ilacıdır sevgi. Sevmeye kendimizden başlayalım. İçimizdeki sevginin gücü, bize en büyük şifa. Ve herkes kendinin şifacısı. Artık iyileşme zamanı. Içimizdeki şifacıya izin verelim. O bizi bizden daha iyi bilir.
Sevgi ile iyileşmeye niyet ettim. sevginin gücü adınaaaa Sevgi ve saygıyla
Ağacım’daki tüm çalışmalar fiziksel, zihinsel ve ruhsal bütünlüğümüzü destekler, bu sayede daha mutlu, daha huzurlu bir yaşamı amaçlarız.